Daha gece kuşları öterken, tan yerinin ağarmasına, şafağın sökmesine bir arpa boyu zaman dilimi varken,
Yörük kadınları uykunun en derin yerinden ayağa kalkarlar ve kalkar kalkmaz, tütmeye başlar yörük çadırlarından geceye karışan kara dumanlar. Seher yerleriyle yayılır etrafa buğday unundan yapılan bazlamaların kokuları daha sacın üzerinden yere inmeden, Yörük beyleri ve çocuklar uyanırlar bu mis gibi kokuya, irbikteki buz gibi suyu çarparlar yüzlerine günün tazeliği ile tazelnirler. kurulurlar hemencecik sofraya, sacın kenarındaki kara demlikten doldurulur birer bardak çay ve yanında horçlu çökelek sıkması. Öyle uzun uzadıya kahvaltı yapacak zaman yoktur, ağılda davarlar meleşir, bu yüzden dakikalar içerisinde halledilir kahvaltı faslı, güneş yüzünü göstermeden yayılır otlaklara, çalılıklara sürüler.
Neşeyle karışık bir Türkü tuttururlur günün tazeliğine, Sincaplar ve keklikler eşlik ederler arada bu güzel günün ahengine.
Yörük analarını ise çadırda kalan işlerin telaşesi sarar. Sakat ve hasta hayvanlar ağılda kalırlar onlarla özel ilgilenilmesi gerekir, bu işte Yörük kadınlarına düşmektedir. Diğer yandan bulaşık, çamaşır bunları elde yıkamaktadır Yörük kadınları, öğle olmadan davalar gelir tekrarardan, keçiler sağılacak, peynir, yoğurt mayalanacak, yayık yayılıp çökelek kaynatılacak, öğle yemeği hazırlanacak. Varsa küçük bebe gün boyu sırtında taşıyacaklar Yörük kadınları. Kimi varki nazlanacak, kapris naz yapacak zordur Yörük kadını olmak.
Hasılı yörük kadınları Yörük geleneğinin perde arkasında çekerler hayatın en ağır yükünü.