Son yıllarda nereye dönsek şöyle bir iddiayla karşılaşıyoruz: “Lozan Antlaşması 100 yıl süreli yapılmıştır. Antlaşmaya ekli gizli maddelerde, Türkiye’nin bor ve petrol başta olmak üzere madenlerini çıkarması yasaklandığı için biz bunlardan yararlanamıyoruz. Antlaşmanın süresi 2023 yılında dolacak, dolayısıyla 2023’den itibaren madenlerimizi yer üstüne çıkarıp kullanarak ve ihraç ederek hızla gelişmiş ülke statüsüne geçeceğiz.”
Bu iddia doğru mu yoksa bir şehir efsanesi mi? Eğer doğruysa bugüne kadar çıkaramadığımız madenlerimizi çıkararak 2023’den sonra zengin olacağız demektir.
Lozan Antlaşması 100 Yıllık Bir Antlaşma mı?
Madenlerle alakası var mı?
Lozan Antlaşması’nı baştan sona incelediğimizde Antlaşmanın süreli olmadığını, Türkiye’nin bor ve petrol başta olmak üzere yer altı zenginliklerinin çıkarılmasını engelleyici herhangi bir madde veya düzenleme içermediğini görmek mümkün. Lozan Antlaşması’na ekli gizli maddeler veya antlaşma ekleri olup olmadığı konusunda bugüne kadar ortaya herhangi bir şey çıkmadı. O nedenle madenlerimizi çıkarmamızı engelleyen gizli düzenlemeler olup olmadığı konusunun gerçek olup olmadığını inceleyerek anlayabiliriz.
Akıllara ilk gelen dünyadaki rezervlerin %72’sine sahip olan Türkiye’nin bu madeni çıkarmada başı çektiği bor madenleridir.
Bor madeninin kullanım alanları kısaca, Cam sanayi, seramik sanayi, temizleme ve beyazlatma sanayi, Yanmayı önleyici maddeler, Tarım, Metalürji,Nükleer enerji uygulamalarışeklinde özetlenebilir.
Türkiye ve dünyada bor rezervlerinin son durumu
Dünyadaki bor rezervi 2015 yılı itibariyle 1,3 trilyon ton olarak hesaplanmaktadır. Bu rezervin yüzde 73,2’si Türkiye’de, yüzde 6,1’i ABD’de, yüzde 3,6’sı Çin’dedir. Görüleceği gibi Türkiye bor rezervinde dünyada açık ara ilk sıradadır. Aynı yılda dünya bor üretimi 4,2 milyon tondur. Bu üretimde Türkiye yüzde 48 ile birinci sırada, ABD yüzde 29 ile ikinci sırada ve Güney Amerika ülkeleri (Arjantin, Şili, Peru ve Bolivya) yüzde 12 ile üçüncü sırada yer almaktadır.
Türkiye, bor madeni ihtiyacında kendi iç talebini karşıladıktan sonra ihracat da yapmaktadır. Türkiye’de bor madeni üretimini üstlenmiş olan Eti Maden İşletmelerinin 2015 yılı bor madeni satış gelirleri toplamı 809 milyon Dolar olup bunun 787 milyon Doları ihracat geliridir.
Tüm bu bilgilere geniş bir çerçevede bakabildiğimiz zaman aslında birçok ülke için neden stratejik bir öneme sahip olduğunu anlayabiliyoruz bu madenin.
Petrolde durum ne?
Dünya petrol rezervi (konvansiyonel olmayan petrol hariç) 1,7 trilyon varil, doğal gaz rezervleri 187,1 trilyon m3’dür. Türkiye’nin 2015 yılı itibariyle saptanmış ham petrol rezervi 334,5 milyon varil, doğalgaz rezervi ise 3,7 milyar m3’dür. Dünyada petrol üretimi günlük olarak 91 milyon varil, doğal gaz üretimi yıllık olarak 3,5 trilyon m3’dür. 2015 yılında Türkiye, günlük ortalama olarak tükettiği 503 bin varil ham petrolün 51 bin varilini kendi kaynaklarından (yüzde 10) üretmiş, kalan miktarını ithal etmiştir. Aynı yılda Türkiye, yıllık olarak tükettiği toplam 48,8 milyar m3 doğal gazın 398 milyon m3’ünü kendisi üretmiş (yüzde 0,8) kalan kısmını ithal etmiştir.
Demek neymiş? Ülkemizde maden aramak ve çıkarmak yasak değilmiş…
Lozan Antlaşması’nın, doğal kaynaklarımızı aramayı engelleyici gizli maddeleri olduğu ve antlaşmanın 100 yıl süreli olması nedeniyle 2023’de yürürlükten kalkacağı, ondan sonra bizim bu kaynakları çıkararak hızla gelişmiş ülke konumuna geçeceğimiz biçimindeki iddaya gelirsek.
Lozan Antlaşması metnine ilişkin incelememizde; antlaşmanın süreli olduğuna ilişkin hiçbir düzenleme yoktur. Ardından antlaşma metninde yer almayan ve doğal kaynaklarımızı çıkarmamızı engelleyen gizli düzenlemeler olup olmadığın bakalım. Burada elimizde gizli metin v.b. olmadığı için doğal kaynaklarımızı arayıp aramadığımızı analiz etmeye giriştik. En kritik üç kaynak olan bor, ham petrol ve doğal gazı örnek olarak seçip devletin resmi raporlarından konuyu araştırdık. Bu araştırmalarımızda gördük ki doğal kaynaklarımızı yeterince arıyoruz ve bulduklarımızı devreye sokabiliyoruz. Yani bunları aramamıza engel olan hiçbir düzenleme veya başka bir engel söz konusu değil.
Ve sonuçta bu iddianın sadece bir şehir efsanesinden ibaret olduğunu kanıtlamış ve tarihin çöplüğüne atmış olduk.
Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim. Biz madenlerimizi rahatça çıkarıp onları satabiliyoruz bu konuda herhangi bir şüphemiz ya da bizi durdurabilecek bir engel yok. Sorun şu ki bizim Bor sattığımız Amerika’da ki bir şirket boru işliyor ve işlenmiş bordan yılda 6 milyar dolar ciro elde ediyor. Biz ise tüm dünyaya ihraç ettiğimiz ham borun satışından yılda yaklaşık 800 milyon dolar ciro elde ediyoruz.
ASIL DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN KONU BU OLMALI
Lütfen araştıralım okuyalım.
At gözlüğü gibi tek yönlü değil, her yönden bakalım.
Hiç uzatmadan söyleyeyim: Lozan'da mümkün olan herşey yapılmıştı, savaştan galip ama son derece yorgun çıkmış olan Türkiye, alabileceği herşeyi almıştı! Anlaşmanın gizli maddeleri falan yoktu...
LOZAN ANLAŞMASI MUSUL KERKÜR HATAY SÜLEYMANİYE gibi SORUNLAR ERMENİ SORUNUNU DİĞER YAZILARIMDA OKUYABİLİRSİNİZ.
Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarının gerçeği adeta tersyüz ederek, yalan yazarak, yalan söyleyerek genç kuşakları kandırmayı başarmış olmalarıdır. Her duyduğuna inanan "facebook ve twiter budalası" genç kuşakların da bunda katkısı yok değildir hani...
Lütfen kendimizi kandırmadan dünyaya ve ülkemize bakalım.
Bizim tek ihtiyacımız olan şey BİRBİRİMİZE OLAN GÜVENİMİZDİR.
Bu da ÇOK YÖNLÜ BAKIŞ AÇISINDAN gelir
Körü körüne bağlılık insanoğlunun en büyük hatasıdır.