Bir ağaç kesilirken çok garip duygular ve hisler kaplar beni her nedense. Heleki bu kesilen ağacın uzunca bir yaşı varsa. Göğün yüzünü sarmalayan bir meşe gibi, zamana tanıklık etmiş bir ardıç ağacı gibi, uygarlıklara direnmiş bir zeytin ağacı ve ince yapraklarında rüzgarın bir melodiye dönüştüğü çam ağacı gibi…
İşte böyle ağaçların bakmadan göz yaşlarına sadece yıkmaya yok etmeye odaklanıp testeresini dayayınca ağacın toprağa yakın yerine, beni bir hüzün kaplar. Ve ardından kaybolurum zamanın geriye doğru akışında. Testerenin ağacın gövdesi arasında yol aldığı her santim de farklı senelere geçiş yaparım acaba derim şu anki halkanın oluşturduğu sene dünyada ve bu ağaç etrafında hangi olaylar ceryan etmişti. Yazın sıcağı nasıl olmuştu kış nasıl geçmişti hangi insan ölmüştü hangi insan doğmuştu, hangi savaşlar başlayıp hangi savaşlar son bulmuştur. Kimler küsmüştü birbirine kimler barışmıştı. Saymaya başlarım geriye doğru birer birer.
Mesela şu onuncu halka oluştuğunda yaz çok sıcaktı, kışları ise bol yağışlı geçmiş olmalıydı. Şu dokuzuncu halka oluştuğu sene tavşanların popülasyonunun azaldığı seneydi sanırım. Sekizinci halkanın oluşturduğu yıl hayvanların kürkü için en çok zehirlenerek öldürüldüğü yıl olmalıydı. Yedinci halkanın oluştuğu sene bolluk ve bereket senesi olmalıydı. Altıncı halkanın oluştuğu yıl yeryüzünde doğal afetlerin meydana geldiği yıllardan biri olmalıydı. Beşinci halkanın meydana geldiği sene mesela köyümüzde en çok insanın vefat ettiği bir yıl olmalıydı. Dördüncü halkada ise en çok doğumun yaşandığı yıl olmalıydı.
Üçüncü halkanın oluştuğu yıl ise hayvancılığın ve üretimin yeryüzünde hakim olduğu bir yıl olmalıydı. İkinci halkanın oluştuğu yıl ise kurak geçen bir yılı işaret ediyor olmalı. Ve geldik ilk halkamıza bu ilk kalkanın oluştuğu yıl Sincapların en çok yiyecek topladığı yıl olmalıydı ve bu ağacı yüzyıllar öncesinde bir sincap dikmiş olmalıydı... Koskoca ağacın sadece birkaç halkasını Sayabilmiştim kim bilir daha nelere şahitlik etmişti koca ağaç, hangi rüzgârlara direnmişti, hangi kuşlara hangi hayvanlara barınak olmuştu ve onlara ne kadar çok meyve ikram etmişti. Ve en önemlisi kaç insana ve kaç canlıya oksijen vererek yaşaması için gayret göstermiştir ve işte insanoğlu hiç bunları görmeden ne kadar kereste çıkacağını ve bundan ne kadar para kazanacağını hesap etmekteydi. Her gün yanından geçip gittiğimiz ağaçların farkında olalım, her geçen gün şehrin kaosunda boğulup yok ediliyor bir ağaç. Her geçen gün gri ruhların eliyle betonlar boğup gidiyor bir orman kıyısını.
Yeşilimiz ve mavimizin hep varolması dileğiyle esen kalın.