Sözler veririz tutmak için, sözler alırız tutunmak için... sözler duyarız hoşnut olmak için, sözler söyleriz kendimizi ifade etmek için.
Sözler vardır senet yerine geçer... Sözler vardır ferman olur, sözler vardır kestirir savaşı ,sözler vardır kestirir başı.
Sözler vardır baldan tatlı, sözler vardır zehirden acı. sözler vardır yüreklere su serper sözler vardır umut tohumları eker. Sözler vardır yangına çevirir gönülleri...
Gün içerisinde o kadar çok söz söyleriz ve bir o kadarda sözler işitiriz ki, bazen bu sözün nereye varacağını neye sebebiyet vereceğini dahi düşünmeden söyleyiveririz, karşımızdaki incinir mi kırılır mı üzülür mü diye hiç düşünmeden.
Söz veririz tutmanın ne kadar ağır olduğunu düşünmeden... Bazen kontrol edemeyiz öfkemizi, o an sözün nereye varacağını hiç düşünmeden söyleyiveririz en ağır Keskin sözleri.
Çoğu zamanda pişman oluruz ve vicdan azabı çekeriz, yürek yakarız yüreğimiz yanar söylediğimiz sözlerden dolayı. Lakin yaydan fırlayan okun geri dönmeyecek olması gibi ağzımızdan çıkan sözlerde asla geri dönmez ve muhatap aldığımız kişiye çabucak varır bir hançer gibi saplanır.
Dedikodunun ayıplanmadığı, arkadan çekiştirmenin normal sayıldığı, kişilerin onurunun korunmadığı bir uygarlık anlayışının hüküm sürdüğü asrımızda, dedikodu gıybet arkadan çekiştirme gibi davranışlar bir yangın olup yakmakta dostlukları, arkadaşlıkları ve kardeşlikleri...
Bir kimse yanımızda bulunurken yüzüne karşı söylediğimizde hoşnut olmayacağı sözleri yanımızda yokken arkasından söylediğimizde o kimsenin hakkına girmiş oluyoruz ve gıybetini yapmış oluyoruz.
Bir kimsenin dedikodusunu yapmak arkasından konuşmak dinimizce de hoş karşılanmamış olup kur'an-ı Kerim'de " Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?" Diye ikaz ederek, ölmüş birinin arkasından konuşmak ne kadar çirkin bir davranış ise, yanımızda bulunmayan bir arkadaşımız hakkında hoşnut olmayacağı sözler sarf etmemizin de o kadar çirkin bir davranış olduğunu hatırlatmakta.
Bir kimsenin arkasından konuştuğumuz sözleri yüzüne karşı söylemiş olsak bile, belki başkalarına anlatmamız hoşuna gitmeyebilir.
Bu nedenle yıkıcı sözler değil yapıcı sözler söylemeliyiz. Yakıcı sözler yerine yüreklere gönüllere ferahlık ve serinlik verecek, yürek yangınlarına su serpecek sözler söylemeliyiz.
Nefrete sebebiyet verecek sözler değil, sevgiye yol açacak, dostluğa kucak açtıracak sözler sarf etmeliyiz.
Söylediklerinizin ve işittiklerinizin baldan tatlı sözler olması dileğiyle esen kalın
Her türlü görüş ve önerilerinizi sahaf1sahaf@gmail.com adresinden bizlere iletebilirsiniz.