Bir işin ya da bir mevzunun gerçekleşmesinin imkansız olduğunu anlatmak için, halk arasında yaygın olarak kullanılan bir söz vardır. " Balık kavak’a çıkınca" diye. Peki hiç düşündünüz mü balıklar yaşamlarını nasıl idame ettirirler ve denizlerin tuzlu sularının içerisinde, maviliğin karanlık derinliklerinde ne ile beslenirler?
Ekosistem öyle muazzam bir şekilde yaratılmış ki insanlık tarihi boyunca hep merak edilmiş ve bilim insanları tarafından sayısız araştırmalar ortaya konulmuştur ve halen devam etmektedir bu esrarengiz yaratılış.İnsanı bir kenara koyup baktığımızda kusursuz bir işleyiş görürüz kainatta ve öylesine güzel akıp gider ki tüm varlıklar insanı hayrete düşürür bu işleyiş karşısında.işin içerisine beşer’ in bulaşık eli karıştığında ise her şeyi altüst edebilmekte ve bu düzene büyük zararlar verebilmekte. Günah dediğimizde bir insana zarar vermeyi, bir kimsenin malına zarar vermeyi ya da haram olan bir şey tüketmeyi aklımıza getiririz... Diğer canlıların ve varlıkların işleyişine zarar vermek onların yaşamına engel olacak ya da yaşamına son verecek eylemlerde bulunmak, bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günahlardır.
Gelelim asıl konumu balıklara... Balıklar kavak yada başka bir ağaca çıkmazlar elbette. Çünkü balıkların meskeni denizlerdir. Lakin balıkların yaşayabilmeleri için ağaçlar ekosistemin olmazsa olmaz parçalarıdır. Bir ağacın varlığına bağlıdır denizlerde yaşayan balıkların hayatı... Nasıl mı dediğinizi duyar gibiyim. Bir ağacın yaprağı toprağın yüzüne düşer, sonra yağmurlar o yaprağı derelere taşır, dereler parçalara ayırarak denizlere ulaştırırlar o yaprağı. Parçalara ayrılarak nerdeyse gözle görülmeyecek kadar küçülüp mikroskobikbir varlığa dönüşenyaprak artık planktonları oluşturacaktır. Planktonlarla küçük balıklar beslenirler,Küçük balıklarla büyük balıklar.İşte bizler ormanlık alanlara zarar verip derelerin kurumasına sebebiyet verdiğimizde denizlerde planktonlar oluşmuyorlar. planktonlar oluşmayan denizlerde balıklar büyüyemiyorlar ve üreyemiyorlar böylece denizlerin mavi suları balıkları barındıramıyorlar. Bizlerde balıklardan mahrum kalmış oluyoruz...Dağlara ve ormanlık alanlara gittiğimde ne zaman bir ağaca baksam aklıma hep denizler ve balıklar gelir. Ve ne zaman suyu kurmuş veya denize ulaşacak mecâli kalmamış bir dere görsem yüreğim yanar.
Çocuklarınızın yüzlerine ve göz bebeklerine iyi bakın ve kendinize şu soruyu sorun, ben çocuklarımın gelecekte dengesi bozulmamış bir ekosistemde yaşamaları için herhangi bir çalışma yapıyormuyum? Unutmayın ki çocuklarınıza ev, araba ve arsadan önce bırakabileceğiniz en iyi miras temiz bir çevre ve dengesi bozulmamış bir ekosistemdir.Doğa insansız varlığını pekâlâ sürdürebilir. Ama bizler dengesi bozulmuş bir doğada varlığımızı sürdürmemiz nerdeyse imkansızdır.
Doğayla barışık bir gelecekte yaşamamız dileğiyle esen kalın.Her türlü görüş ve önerilerinizi sahaf1sahaf@gmail.com adresinden iletebilirsiniz.