Son zamanlarda sıkça kullanılan bir söylem dikkatimi çekmekte hep “ görüyorsunuz anlatmaya gerek yok” diyerek, sadece göstermek istenilene vurgu yapılmaktadır. Sadece görmek yeterli olsaydı kulak denen duyu organımıza gerek kalmazdı ve verilmezdi bize. Yada dilimize konuşma özelliği eklenmezdi sadece görmek yeterli olsaydı. Anlatmak istemeyiz bazen, oysa anlatarak çözülür tüm düğümler ve anlatarak durdurulur kavgalar, savaşlar. Anlatarak tesis edilir arkadaşlıklar ve güvenli alanlar. Anlatarak oluşur en samimi anılar ve ortamlar...
O hâlde anlatarak geçmiş günleri nakış nakış işleyeceğiz geleceğe... Anlatmaz isek nasıl yaşayacak anılar? Hafızalarda nasıl kalacak geçmişin izleri? Anlatmalıyız dünü bugünü tarihi coğrafyayı, anlatmalıyız sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü... Anlatmaz isek anlaşamayız, ve anlayamayız. Anlatarak azalır dertler, tedavi edilir sarılır yaralar. Sevdaya/ sevgiye yol olur aşka kavuşturur anlatmalar...
Anlatmalıyız çarşıyı pazarı, alın terini emeği ve ekmeğin serüvenini. Bulutların, rüzgarın, yağmurun ve güneşin birbirleriyle uyum içerisinde buğday tanesinin hikayesini nasıl yazdıklarını anlatmalıyız. Renklerin, ırkların, farklılıkların, göz yaşının ve gülümsemenin rengini nasıl değiştirmediğini anlatmalıyız... Anlatmalıyız ağaçların ve hayvanların nasıl da dostça yaşadıklarını. Ormanlarda dağlarda rekabetin ve siyasetin olmadığını anlatmalıyız. Anlatmalıyız acıkmadan tüketen tek canlı türünün insanoğlu olduğunu...
Anlatmalıyız bir zamanlar kredi kartlarının olmadığını bunun yerine parası olmayanın kredisinin bakkallar manavlar kasaplar olduğunu ve esnafların veresiye defterine işletim ücreti almadığını. Selamın sadece tanıdıklara ve makam sahiplerine verilmeyeceğini anlatmalıyız. Çevreyi kirlettiğimizde aslında kendi bedenimizi kirletmiş olduğumuzu anlatmalıyız. Yeryüzünün sadece insanların tasarrufu altında olmadığını ve bu gezegende yaşayan bütün varlıkların hak sahibi olduklarını anlatmalıyız. Anlatmalıyız doğanın sadece insana ait olmadığını ve insanın doğanın bir parçası olduğunu..
İnsanoğlunun bir yolcu olduğunu, bir ağacın gölgesinde oturmak kadar hayatın kısa olduğunu anlatmalıyız. Yerimizin yurdumuzun dünya olmadığını bir âlemden gelip başka bir aleme gittiğimizi anlatmalıyız. Bu dünyada başıboş olmadığımızı ve bir vazifemizin olduğunu bir amaç ve bir gaye için yaratıldığımızı anlatmalıyız.
Gördüklerinizin güzel söylediklerinizin hak olması dileğiyle esen kalın.
Her türlü görüş ve önerilerinizi sahaf1sahaf@gmail.com adresinden bizlere iletebilirsiniz.