Her yıl Yulin bölgesinde 2009 yılından bu yana ‘’Yulin köpek yeme festivali’’ düzenleniyor.2011 yılında yasaklanmasına rağmen ‘’Köpek Yeme Geleneği’’Çin’de neredeyse 600 yıldır devam ediyor.
Hayvan hakları savunucularından ve batı ülkelerinden gördükleri tepkilerden rahatsız olan yerel halk, geleneklerine saygı duyulması gerektiğini söylüyor.
Yulin sakinleri ve satıcılar ise hayvanların "insancıl bir şekilde öldürüldüğünü" söylüyorlar ancak köpeklerin yenilmesi kadar kesilme biçimlerine de tepkili. Zira bazı köpeklerin canlı canlı derileri yüzülüyor. Zaman zaman da adrenalin salgıladıkları için kesimden önce köpekler dövülüyor.
Köpek eti yenilmesinin şans getireceğine inanılıyor.Çin’deki efsanelere göre köpek eti kötü ruhları uzak tutuyor ve cinsel gücü artırıyor.
Bu hafta küçük bir misafirimiz vardı. İsmi Browni. Henüz iki, üç aylık, şirin mi şirin, tıpkı bir bebek gibi mazlumdu. İlk kez geldiği, tanımadığı, ortamın, eşyaların, her şeyin, yabancı olduğu ortama alışması hiç kolay olmadı.
Gözlerine baktığımda korkuyu görüyordum. Korkunun ötesinde öyle bir bakış vardı ki çözemediğim, sanki korkunun dışında acı çekiyordu. Sesini çıkarmadan yatağına geçiyor ve ön patilerinin arasına başını alıyor, bekliyordu. Ne söylesem anlıyor, talimatlarımı yerine getiriyordu.
Küçük bir kız çocuğunun evde köpek beslemek istemesiyle, annesinden koparılmış, para ile alınmış, sahte bir sevgi ile beslenen bir köpekti Browni.
Hangisi yanlış acaba?
Çocuklarının zevki için tıpkı oyuncak gibi satın alınan, özgürlüğünden, doğal yaşam alanlarından koparılarak küçük bir kafese hapsedilen hayvanları beslemeye çalışmak mı, yoksa acımasızca, can çekiştiğini görerek öldürüp etini yemek mi?
Bir zamanlar heveslenmiş, muhabbet kuşu ve iki kaplumbağa satın almıştım. Muhabbet kuşunu ve kaplumbağaları alırken, hayvan ticaretine katkı sağladığımın farkında değildim. Nereden getirildiklerini hiç düşünmedim. Bana her zaman ihtiyaç duyacak, bir şeyler öğretebileceğimi düşündüğüm evcil ev hayvanlarıydı benim için.
İnternetten evcil hayvanlarımın bakımı için araştırma yaptım ve öğrendim ki kaplumbağanın bu ölüm fanusu denilen küçücük kapta bakılması başlı başına bir hataymış.Kaplumbağanın sağlıklı yaşayabilmesi için geniş bir yüzme alanına, suyun sıcak kalması için ısıtıcıya, güneşlenebilmesi için yüzerek rahatlıkla ulaşabileceği bir kuru alana, bu kuru alanı ısıtacak bir ısıtıcı lambaya ihtiyacı varmış.Bu 5cm olan kaplumbağa aslında 25 yıl gibi uzun bir süre yaşayabiliyor ve 25-30 cm e kadar büyüyormuş.
Zamanla kaplumbağamın gözleri kapandı. Yine araştırdığıma göre gözlerinin kör olması yaşadığı kabın içindeki soğuk sudan ve güneşlenecek bir kuru alanı olmadığından kaynaklanıyormuş. Üşüttüğünden akciğer enfeksiyonu geçirmiş. Her gün gözlerine göz pomadı sürdüm, günde dört, beş saat güneşlenmesini sağladım ve kaplumbağalarım iyileşti.
Gün geçtikçe vicdan azabı çekiyordum. Küçücük kutuda bir ömür geçiremezlerdi. Köyün birinde bir gölet vardı. Yiyecek sıkıntısı yaşamayacakları, güneşlenebilecekleri bir yerdi.
Biraz içim burkularak, suya kaplumbağalarımı bıraktım. Suyun içine batıp çıktıktan sonra yanıma geldiler. Ben hayvan anlamaz derken, benden ayrılamıyorlardı. Hayvan deyip, geçmemek lazımmış.
Sırf çocuklar oyalansın, bize hobi yada eğlence olsun diye lütfen bu minik canlara kıymayalım. Pet Shopların kanlı ticareti yüzünden alan kişilere ne bu kaplumbağaların büyüyeceği 25-30 cm olacağı söyleniyor, nede o küçük ölüm fanuslarında bakılamayacağı.Bakımının masraflı olduğu bilinirse kimse satın almaz diye o minicik kaplarda beslenmeye mahkum ediliyorlar ve sonunda ölümle sonuçlanıyor.
Hayvanları sevelim, koruyalım, çünkü içinde hayvan sevgisi taşımayanlar VİCDAN SAHİBİ OLAMAZ.