Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 8. madde gereğince Uzlaştırma kapsamındaki suçlar Kanunun 253üncü maddenin birinci fıkrasında sayılan suçlarda şüpheli, tanık, suça sürüklenen çocuk ile mağdur, suçtan zarar gören gerçek kişi ve ya özel hukuk tüzek kişisinin uzlaşılması girişiminde bulunulur.
Uzlaştırma konusunu kapsamayan konular, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, devlete karşı işlenen terör suçlarında uzlaşma yoluna gidilemez.
Uzlaştırma kapsamına giren suçlar basit yaralama, hakaret, tehdit, mala zarar verme, izinsiz marka kullanımı, dolandırıcılık v.s. liste uzar, gider.
Uzlaştırma yeni sayılabilecek uygulama olduğu için toplum henüz Uzlaşma kavramının içeriğini kavramış, değil. Bu nedenle Uzlaşma, Arabulukculuk ile karıştırılmakta ve çelişki yaşanmaktadır.
Uzlaştırmacı görevlendirildiği dosyalarda ilginç olaylarla karşılaşabilmekte, aldığı eğitim ve tecrübe ile çözüm önerileri sunabilmekte, tarafların zarar görmemesi ve mağdur olan tarafın mağduriyetinin giderilmesi için çaba sarfetmektedir. Tabii bu arada traji komik olaylarla karşılaşabilmektedir.
Toplumumuzda yaygın şekilde küfür, hakaret kültürü oluşmuş, kızarken, kavga ederken hatta severken küfür kullanıyoruz. Bir bebeği severken ''.... oğlu....'' E...k' v.s. gibi sözlerle çocuk severler. Eminim ki çevrenizde veya hayatınızın bir noktasında rastlamışsınızdır. Oysa bu bir hakarettir ve cezai yaptırımı vardır. Ayrıca dayak kültürü de gelişmiş bir toplumuz. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı görsek ''Ne Haber!'' Der ve sırtına hızlı bir şaplak yapıştırırız. Oysa bu da bir şiddettir. Ağır sonuçlar doğurabilir ve sizi hiç engel olamayacağınız zor duruma sokabilir.
Bir sabah işe başlamak için gelen bir kişi sandalyeden ayak ucuna eğilmiş, ayakkabı bağını bağlıyormuş. O'nu seven ve sürekli kucaklayan, el şakaları yapan arkadaşı odaya gelmiş ve ayakkabı bağını bağlayan arkadaşının sırt kısmına yani arka kaburgalarının bulunduğu kısma ''Günaydın Koçum!'' Diyerek şaplak indirmiş. Şakalaşmalar, gülüçmeler sonra genç acı çekmeye başlıyor ve sağ omzunu oynatamıyor. İşten izin alarak hastaneye geldiğinde sağ akciğerinin söndüğü ve acil ameliyata alınması gerektiği söylenerek, ameliyata alınıyor ve uzun bir tedavi süreci yaşıyor. Konu uzlaşmaya tabidir ama telafisi zor durumlarda yaşanabilirdi.
Benim çok sevdiğim bir söz vardır. '' Herkes anasından suçsuz doğar.'' Bir genç huzursuz bir aile ortamında yaşıyor. Alkolik bir baba ve huzursuz aile ortamı genci sokaklara itiyor. Yaşanılanlar sonucunda madde bağımlısı oluyor. Madde bulmak için hırsızlık yapıyor. Zamanla maddeyi bırakıyor ama bir hayat kuramıyor. Geçmiş ile gelecek arasında sıkışıp kalan genç cezaevine giriyor. En üzücü tarafı bu gencin çıkış yolu bulamaması nedeniyle halen cezaevine girmek için hırsızlık yapması, işlediği suçların Uzlaşmaya tabi olmasına rağmen kalacak yeri ve geliri olmaması nedeniyle yine cezaevine her seferinde dönmek için çaba sarfetmesi. Kaybolmuş hayatlara verilecek en güzel örnek . Bu genç ne mi çalıyor? Önce kendi hayatını çalıyor, sonra Bir paket yağ...
Çevremizde, kaybolan, çalınan hayatlara, bir göz atalım. Galiba Sevme kültürümüzü değiştirmeli ve gençlerimize daha çok değer vermeliyiz. Geleceğimiz, gençlerimizin suça sürüklenmelerini engellemek için duyarlı olmalı, topluma katkı da bulunmalıyız. Sağlıcakla Kalın.