Masamın üzerinde bulunan evraklar ile ilgilenirken naif bir ses tonu ile başımı kaldırdım. Karşımda zayıf, ince yapılı bir kız çocuğu vardı. ''15, 16 yaşlarında olmalı.'' Diye düşündüm. Avurtları çökük, gözleri yaprak yeşili... Korku ve endişe ile karışık yüz ifadesi ile bize bakıyordu. Nasıl yardımcı olabileceğimi sordum, yüzüne tatlı bir gülümseme yayıldı. Küçük yaşta okuldan ayrılmak zorunda kaldığını, okumak istediğini ama kayıt parasını yatıracak durumunun olmadığını anlattı. Yardımlarla geçimini sağladığını, Sosyal Yardımlaşmadan düzenli yardım aldığından bahsetti. Aramızda koyu bir sohbet başlamıştı ki dışarıdan ‘’Anne… Anne…’’ Diye seslenen çocukların sesini duydum şaşırdım, ayağa kalktım ve kadının yanındaki dört küçük çocuğu görünce şaşkınlığım bir kat daha arttı. Henüz 21 yaşında idi ve eteğine yapışan üç çocuğu vardı. Küçük yaşlarda kalemlerle, kitaplarla iç içe olması gereken çocuk ‘’ANNE’’ olmak zorunda bırakılmış ve üç çocuğa sahip olmuştu. En büyükleri 5 yaşlarında olan dört çocuk…
Heyecandan titreyen elinde tuttuğu, üzerinde bir şeyler yazılı kâğıtta yazanlara bakınca şaşkınlığım daha da arttı. ‘’Babasının ve kendisinin isteği ile 8. Sınıftan ayrılmıştır.’’ Yüreğime kocaman bir acı çöktü. Karşımda duran ‘’Çocuk Gelin’’ küçük yaşta anne ve babanın, toplumun rızası ile bilerek ve isteyerek tecavüze uğratılan çocuk. Bunun başka izahı var mı? Çocuk Gelin denilince tecavüz meşrulaşmış mı oluyor? Tecavüz eden aklanmış mı oluyor? Hayalleri çalınan, hayatın zorluklarını yaşamaya mecbur bırakılan, daha ana kuzusu iken anneden koparılan, yokluğun, cehaletin kuyusuna atılan kız çocukları… Değerli iken değersizleştirilen, horlanan, kaşık düşmanı olarak görülen, yediği lokmaları sayılan, sofradan bir tabak eksilsin, ‘’eksik etek’’ düşüncesi ile küçük yaşta evlendirilen kız çocukları… Kendi çocukluğunu, gençliğini yaşayamadan çocukken, çocuk sahibi olmak zorunda bırakılan kız çocukları…
Aile olmanın kavramını anlayamamış, ana, baba olmayı başaramamış zihniyetlerin yönlendirmesi ile oluşan sağlıksız aileler ne verebilir ki topluma! Gelişmemiş zihniyetlerin oluşturduğu sağlıksız bir toplumda ruh ve akıl sağlığını korumak ne kadar mümkün olur!
Mutsuz çocuklar, mutsuz aileleri ve mutsuz topluluğu oluşturur. Mutlu çocuklar, mutlu aile ve mutlu bir gelecek demektir. Beş harfe sığdırdığımız, anlamlar yüklediğimiz ‘’MUTLULUK’’ kelimesi…
MUTLU olun, MUTLU kalın…