DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Dilek Erdemli
Dilek Erdemli
Giriş Tarihi : 30-04-2018 22:00

GEÇMİŞİ YAD EDELİM

Köylerde elektriğin olmadığı yıllarda, her evin kapısının önünde misafir çırası olurdu.Küçük küçük parçalara ayrılır, her an lazım olur diye bekletilirdi.  Akşam olduğunda yakılan çıra ile komşuya geçilirdi ‘’iki lafın belini kırmaya’’. Sohbetler eşliğinde, gaz lambasının ya da yanan köy ocağının ışığında kanaviçe, etamin veya dantel işlenirdi. Çay, nar ekşisi şerbeti ve kavrulmuş buğday, çıtlık, patlamış mısırdı ikramlıkları. Ne ikram edilmiş, ne yenilmiş sorulmazdı.‘’İbadet de gizli, yenilende. ‘’ demiş atalarımız. Çocuklar oyunlar oynardı. El üstünde kimin eli var, göz kırpma…Karanlıkta ateşin gölgesinde duvara elleri ile hayvan figürlerinin gölgesini yansıtırlardı. Duvara yansıyan gölgede kuş, tavşan, aslan şekillerine katıla katıla gülünürdü. Sevgi vardı, muhabbet vardı. Sohbetler edilip, uyku çökünce gözlere veda edilir, kapının hemen dibinde bulunan misafir çırası yakılır, misafire verilirdi. Karanlıkta gözden kayboluncaya kadar kapıdan uğurlanırdı.

         Zamanla elektrik direkleri dikildi köy meydanına. Evlere televizyon geldi. Artık televizyon seyretmek için toplanılır oldu. Kimin evinde televizyon varsa o kişi daha önemli, daha hatırlı oldu. Misafir çırası artık yerini sokak lambasına bıraktı. Sokak lambasının ışığında yürürken akşam ki filmin hayali kuruldu. Hangi filmin seyredileceği merakla sorulurdu, komşunun hatırı yerine. Yaşlılar yüksek sese dayanamadıklarından ayrı evlerde toplanıyorlardı artık. Gençlerde istemiyorlardı yaşlıları. Ne de olsa her şeye karışıyor, film izletmiyorlardı. Zaten odalarda yetmez olmuştu.

      Her eve misafir odası eklendi. Misafir Odası...Gelen misafir odasına, çocuklar çocuk odasında oturmalıydı. Eğer yaşlı biri varsa sohbete çağrılır, fazla konuştuğu düşünülürse oturma odasına alınırdı. ‘Silah çıktı, mertlik bozuldu.’’ demiş atalarımız. Odalar çoğaldı, hatırlar gönüller kırılır oldu.

     Büyükler sayılır, küçükler sevilirdi eskiden. Kapıdan bir büyük girse ayağa kalkılır, başköşede yer gösterilirdi. Şimdi ise hayatımızın en kuytu yerinde saklanmaya çalışılıyor. Emek veren eller, sevilen gönüller hiçe sayılarak. ‘’Ölsen de kurtulsak.’’ diyecek kadar. Yaşlanan kesim bilgisayarla, internetle, cep telefonu ile tanışmamışsa daha da uzak kalıyor topluma.

   Şu anda hayatta olmayan yaşlı bir teyzemiz vardı. Gelininin ziline basar, dakikalarca kapıda beklerdi. Kimi zaman elinde küçük tüp, kimi zaman bir demet maydanoz ile beklediğini görürdüm kapıda. Gelini kapıyı açar, ne getirdiyse alır, kapıyı yüzüne kapatırdı. Bu yıllarca devam etti. Oğlu kalp krizinden öldü. Sonradan öğrendiğime göre bir oğlu daha varmış hiç arayıp sormayan. Huzurevinde buldum kendisini. Nurlar içinde yatsın Nazmiye teyze.
 

     Son yıllarda yaşlanınca huzur dolu; sevecen bir ortamda yaşayan kaç kişi var ki artık. Kime sorsam emekli olunca huzur evine yerleşeceğini söylüyor. Neden acaba? Çocuklarına yeterli ana-baba sevgisini veremedikleri veya kendi atalarına kötü davrandıkları için mi? Gelin bir vicdan muhasebesi yapalım.

     Evlilik çağına gelen gençler binbir hayallerle evlendiriliyor. Daha düğün olmadan kaynana ile beraber oturma konusu geçiyor. Ne kaynana gelini, ne gelin kaynanayı istiyor. Damat ortada… Ne annesinden vazgeçebiliyor, ne eşinden. Bu girdabın içinde yıllarca dönülüyor. Anlamadığım yıllar geçmiş olsa da halen bu kavganın devam ediyor olması. Paylaşılamayan eş ve oğul. Kızlar için problem yok. Kız çocuğu ne olursa olsun, eşini ikna eder, atasını atmaz. Burada eksik olan ne?

 

      Biz önce kendimizi sevmeliyiz. Kendimizi sevmediğimiz sürece kimseyi sevemeyiz. Aynaya baktığımızda kendimizle barışık olmamızda fayda var. Her günün sonunda yastığa başımızı koyduğumuzda ‘’Vicdanen rahat mıyım? Bu gün atam için, ailem ve insanlık için hayırlı olacak ne yaptım?’’ sorusunu sormalıyız kendimize. Çocuklarımıza yaşlıları korumayı, sevmeyi, saygı duymayı, yüzdeki, ellerdeki kırışıklıkların kusur olmadığını öğretmeliyiz.  Bayramları beklemeden kapıyı çalmalı, hatırlarını sormalıyız. Belki çok konuşurlar, belki her şeye kızarlar. Yemek yerken ağzından yemekleri taşar. Olsun…Bir gün pişmanlık yaşayıp, ölünce arkalarından ağlamamak için bu güne sahip çıkalım. Marifet ananın babanın cenazesinde gözyaşı dökmek değil, yaşarken kıymet bilmektir.

 

 

 

 

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY1131
  • 2FENERBAHÇE1126
  • 3SAMSUNSPOR1225
  • 4İKAS EYÜPSPOR1222
  • 5BEŞİKTAŞ1121
  • 6GÖZTEPE1118
  • 7NET GLOBAL SİVASSPOR1217
  • 8RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ1116
  • 9KASIMPAŞA1214
  • 10TÜMOSAN KONYASPOR1214
  • 11ONVO ANTALYASPOR1214
  • 12ÇAYKUR RİZESPOR1113
  • 13TRABZONSPOR1112
  • 14GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ1112
  • 15BELLONA KAYSERİSPOR1112
  • 16SİPAY BODRUM1211
  • 17CORENDON ALANYASPOR1110
  • 18ATAKAŞ HATAYSPOR116
  • 19ADANA DEMİRSPOR112
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA