Sınıftan içeriye girince pırıl pırıl bakan gözlerle karşılaştım. Her biri ayrı ayrı gülümseyen yüzler…
Hepsini tatlı bir heyecan sarmış, gözlerimin içine bakıyorlardı. Yapacağım her hareketi dikkatle izliyor, ağzımdan çıkacak kelimeleri sabırsızlıkla bekliyorlardı. İlk karşılaşma olduğu için ürkek davrandıklarını düşündüm. Öyle ya… Biraz sonra her biri ayrı ayrı yaramazlık yapacak, sınıfı birbirine katacaktı. Ellerinde cep telefonları belki dersi kaynatacaklardı.
Ön yargılarımla sınıfta karşılaştığım sevgi dolu manzara beni çok şaşırttı. Zaman geçtikçe pırıl pırıl bakan gözlerin her birinin ne kadar disiplinli olduklarını ve terbiyeli davrandıklarını gördüm. Derse katılımları ile beni şaşırtmışlar ve kendilerine hayran bırakmışlardı. Yıllarca her gördüğüm gencin geleceklerini nasıl kurabileceklerini ve topluma neler katabileceklerini düşündüm. Kimi gencimizin kötülükler arasında kayboluşunu, kiminin ise evlenip kısa yoldan anne veya babasının kaderini yaşadığını gördüm. Büyüklerine saygı göstermeyen, cep telefonunun modeli ile hava atan, cinsel kimliğini dahi kazanamamış gençlerimiz gerçekten beni endişelendiriyordu düne kadar…
Her zaman gördüklerimizle değerlendirmemek, önyargılı olmamak ve gençliğe güvenmek gerekir. Gençlik öldü diyenler, tıpkı benim gibi bu konuda aynanın bir tarafını görenler. Her ailenin ve bireylerin yaşam şartları, hayata bakışları aynı değil bunu kabul etmeli, toplumsal sıkıntıları çözme konusunda ilerlemeliyiz. Gençlerimize ve çocuklarımıza ne kadar uygun koşullar sağlanırsa geri dönüşü mükemmel veya mükemmele yakın olacaktır.
Gelinciğin Hikâyesi
Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye baslar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır.Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Günler geçer ve kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı. Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir... Ve odada beslediği beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür.