Karşımda otuz, otuzbeş yaşlarında bir kadın, bir evlat, bir anne. Boyalı saçları, temiz ve bakımlı haliyle karşımda oturuyor.Yanında küçük el bavulu. Başını dik tutmaya, güçlü görünmeye çalışıyor. Kahverengi gözleri kederli. Dik duruşunu yerle bir etmekte. Bütün yaşanmışlıklarını, acılarını, korkularını su yüzüne çıkaran kahverengi gözleri kendini ele veriyor. Ağzından çıkan sözlerin hiçbir önemi yokmuş gibi görünse de gözlerindeki ifade ile öyle bir söz var ki aynı noktada buluşan. Gözlerinin, sözlerinin ve kalbinin birleştiği tek nokta. '' Ben çocuklarımla yaşamak istiyorum. Yuvamı kurtarmak istiyorum. Davamdan vazgeçmiyorum.'' Vazgeçmiyor. Çünkü boşandığı eşi ile tek bağlantısı o dava. Vazgeçerse bir daha boşandığı eşini göremeyecek, yuvasına dönemeyecek. Kendince bulduğu çıkış yolu bu maalesef. Erkek kırklı yaşlarda efendi duruşu ile birlikte öfke saçıyor. Gelmiş, gitmiş, olmuş, bitmiş, olurmuş, olmazmış... Kalbi ile sözlerinin birleştiği anda ''Çocuklarım için...'' Diyor. Her ikisi de duygu ve düşüncelerini birbirlerine açık ve net aktaramıyor. Yıllarca içselleştirdikleri kavga sözcüklerini aktarmak daha kolay onlar için. Oysa kalplerinden geçenleri açık yüreklilikle dillerine dökmeyi başarabilseler bütün sorunlar çözülecek. Birbirlerine duydukları öfke, birbirlerinin canını yakma savaşı güzel duyguların önüne geçiyor.
Toplumumuzun geneli öfke kontrölüne sahip değiliz. Kırarak, dökerek, dayakla yetiştirilen bir toplum olduğumuz için şiddetin her türlüsünün mübah sayıyoruz. Çocuk sürahiyi devirir, anne tokat atar. Kadın yemeği geç yapar, koca tokat atar. Baba hata yapar, dede çocuklarının önünde azarlar. Anneanne, babanne akrabalar hep bir eleştiri içerisindedir. yapıcı davranış sergileyen yoktur. O yuva yıkılmaya mahkumdur. Sorarım size ''Aile toplumun neresinde? Toplumun temel taşı aile değil miydi? Öğretmenlerimiz bizlere öğretirken yanlış mı öğretti? Nerede yanlış yapıyoruz? Sanırım kendimizi sorgulama ve çözüm odaklı olma zamanı geldi de geçiyor.
Her evlilik aldatma ve kötü alışkanlıklar (Alkol, kumar v.s.) olmadığı sürece kurtarılabilir. Bu konuda hizmet veren Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının il temsilciliklerinde '' Aile Danışmanlığı Merkezleri'' bulunmaktadır. Hatta büyük şehirlerde bu görevi belediyeler üslenmekte ve danışmanlık hizmeti vermektedirler. Her birey bu merkezlere gidebilir, sorunlarını rahatlıkla paylaşabilir. Paylaşılan sorunlar çözüm odaklı olarak iki kişi arasındadır. Hiçbir şekilde başkaları ile paylaşılmaz. Gerekli görülenler cinsiyetine göre Sığınma Evlerine yönlendirilir, devlet barınma ve yiyecek ihtiyaçları dışında kişinin iş bulması, gerektiğinde yer değiştirmesi, yeni bir yaşam kurması konusunda her türlü desteği sağlar. Kişi hayati tehlikesi olduğunu düşünüyorsa kimlik değişikliğine kadar yardımcı olurlar. Devlet desteği aile hayatında yerini alır.
Sağlıklı bireylerin yetiştirilmesi ve sağlıklı toplumun oluşması için aileler bilinçlenmeli ve destek alımında çekimser olmamalıdırlar. Ruh ve bedenen sağlıklı birey, sağlıklı topluluk demektir.