Bir seyahate çıkmamız gerekti, yolculuğun selameti ve emniyeti için, çıkarken bizden bir söz istendi ve bizim o sözü vermemiz gerekti..!
Yolculuk süresi başlamadan bizler o sözü verdik ve başladı yolculuğumuz...
- Asla unutmayacaktık yolcu olduğumuzu ve yolun haklarını.
- İncitmeyecektik yol üzerinde bulunan çiçekleri, ağaçları, dalları yaprakları.
- Hor bakmayacak, hor kullanmayacaktık toprağı.
- kuşları, toynaklı ve toynaksız ne kadar canlı varsa hiçbirini küstürmeyecektik.
- Mavi gökyüzüne, güneşe Ay’a ve yıldızlara bakıp ilham alacaktık.
- Dağlara, dağların bağrından kıvrım kıvrım süzülerek akan, derelere, ırmaklara ve nehirlere ihanet etmeyecektik.
..................
- İlk başlarda bunları başara bildik çoğu kez.
-Verdiğimiz söz tazeydi ve duygularımız temiz ve masumdu.
- Masalsı bir hayat yaşıyorduk ve masalsı bir dünya düşlüyorduk kendimiz için / hepimiz için.
- Lakin zaman ilerlerken yolculuğumuz hızlanıp, meşakkatler artmaya başlarken, bizlerde yavaş yavaş verdiğimiz sözümüzden uzaklaşmaya başladık.
- Düşlediğimiz o masalsı dünyamızın mimarisini dahi değiştirmeye başlamıştık çoktan ve artık o yolculuğumuzun ilk başladığımız zamanlarını özlemeye başlamıştık bir taraftan ama bir türlü dönemiyor o masumiyeti yakalayamıyorduk.
- Yol üzerinde tutsak etmişti bizleri materyalist eşkıyalar...
- Hayallerimiz, temiz duygularımız masalsı düşlerimiz artık eskisi kadar canlı ve heyecanlı değiller.
-Çünkü bizler benliğimizin sınırlı özgürlüğü uğruna verdiğimiz sözü unuttuk/ yolculuğumuzu ve yolun hakkını unuttuk.
-Kuşları küstürdük -Toprağı linç ettik
Denizleri, akar suları kirlettik
Ormanları yakıp yağmaladık!
-Yolculuğumuz üzerinde bulunan ve bizlere güzel bir manzara sunan dünya memleketini hoyratça kullandık.
-Yol arkadaşlarımız olan diğer insanlara karşı sorumluluklarımızı unutup, haktan, adaletten uzaklaşıp benliğimize esir olmaya başladık.
...................
-Yolculuğumuz devam ediyor ve sözümüz hâlen geçerli ve sorumluluklarımız, yükümlülüklerimiz var yolculuğumuzun sonuna kadar. Bizler sorumluyuz yolculuk boyunca sergilediğimiz tüm hâl ve davranışlarımızdan...
Hâlen fırsatımız ve imkanlarımız var verdiğimiz söze sadakatimizi göstermek ve yüreğimizin güzelliklerini geçtiğimiz şu hayat yolunun etrafına ekmek için.
Ardımızdan gelen yolculara yaşanılası masalsı bir dünya bırakmak için halen geç kalmış sayılmayız.
Sözünüz ömrünüzün, ömrünüz sözünüzün aynası olması dileğiyle esen kalın.
Her türlü görüş ve önerilerinizi sahaf1sahaf@gmail.com adresinden bizlere iletebilirsiniz.
SÖZ VERMİŞTİK
Yol aldığımız zaman hatırlamayacağımız, adını koyamayacağımız şimdi bize uzak olan bir diyardaydık.
Süleyman Taş