Bence tam tersiydi hiç sıkılmazdık çünkü birbirimizi dinlemeye vaktimiz vardı. Arkadaşlığın dostluğun kıymetini bilirdik. Büyüğümüze saygı duyar küçüğümüzü sevgi ile sarardık. Bilgisayarın telefonun başında değil aile toplantılarında akraba ziyaretlerindeydi dostun bir sıcak çayında yaşama sevincimiz . Bahçe sinemalarımız Fuar merkezimiz lunaparkımız vardı.
Aile çay bahçelerinde geçirilen hafta sonlarının yerini Avm’lerin alması kadar yakmamıştır hiç bir şey canımı. Aşık olduğumuz sevdiğimiz zaman tam severdik. Şiirli mektuplar yazar kasetler doldururduk sevdiğimize. Cep telefonlarımız değil sevdiklerimizin elleri vardı avuçlarımızda. Çabalardık mutluluk için en önemlisi ise zaman ayırırdık birbirimize.
Yüzümüze vuran ışık teknolojinin değil hayallerimizin ışığıydı. Belki de bu yüzdendir daha çok ve daha renkli anıların olması ve geçmişe özlem kokusu yaşanması. Evet, çok paramız yoktu ama çok mutluyduk şimdi olmadığı kadar… O zamanlar bu kadar beton duvar yoktu. Yemyeşildi sokaklar caddeler ve mahallemiz Karataşlarla seriliydi dut incir zerdali kokusu vardı asmaların arasında. Ne zaman kirlendi dünya ne zaman bu kadar kendimizde uzaklaştık anlamıyorum sanırım teknoloji bizim değil biz teknolojinin esiri olduk. Sonuç olarak teknolojinin esir aldığı, kontrol altında tuttuğu bir nesil geliyor. Biz ise, o nesillerle bir türlü irtibat kuramıyoruz.
Teknoloji bizi esir aldı. Eskiye ait bütün değerlerimiz yok olmak üzere. Çocuklarımız teknoloji ile büyüyor. Herkesin ellinde cep telefonları artık haberleri insanların hayatlarında neler olduğunu nerede ne yaptıklarını teknoloji sayesinde öğrenir olduk. Eskiden telgraf vardı. Ayrı heyecanı olurdu. Mektuplar vardı .Günlerce beklerdik. Korku yoktu eski zamanlarda. Yılbaşı yaklaştığı zamanlar yıldızlı tebrik kartları heyecanla seçerdik. Sevdiklerimize özenerek yazardık.
Şimdi iki tuşun arasında hepimiz teknoloji kurbanı olduk. Teknolojinin yalnızlaştırdığı, sevgiden mahrum, her şeyi sanal dünya olarak kabul eden, yeni bir neslimiz oldu. Sonuç olarak teknolojinin esir aldığı, kontrol altında tuttuğu bir nesil geliyor. Biz ise, o nesillerle bir türlü irtibat kuramıyoruz. O iletişim kendi yaşıtları arasında da temin edilmiyor.
Teknolojinin yalnızlaştırdığı, sevgiden mahrum, her şeyi sanal dünya olarak kabul eden, yeni bir neslimiz oldu. Biz ebeveynlere düşen görev: Çocuklarımızı çok fazla teknoloji kullanımına karşı korumak, denetlemek ve kontrol altına almaktır.
Bütün gün kullanmak yerine belirli zaman dilimlerinde ihtiyaç ve merakı giderecek kadar teknolojiyi kullandırmak en uygun olan yaklaşımdır. Yazılı ve görsel yayın organları ve medya, bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli teknolojinin fayda ve mahsurları konusunda etki bırakacak yayınlar yapmalı ve farkındalık yaratıp toplumu bilinçlendirmelidir.
NAİLE KAHRAMAN