O eski Sokaklarda Belki yaş itibari nedeni ile çok eskileri bilemem. Ama çocukluk yıllarımdan hatırladığım kadarıyla insanlık vardı. Ve güven kokardı sokaklarımız. Narenciye bahçelerinden gelen baharın kokusunda nefes alırdık sahile vuran meltemin buğusuyla dalardık ergenlik düşüncelerine Arkadaşımızın top peşinde koşarken düşüp dizi kanadığında aynı acıyı yaşamak vardı.
Evin babası eve geleceği saate ev halkının kendini toparlayıp akşam yemeğinde aynı sofra başında toplanmak vardı o çocuksu yıllarda. Cumartesi günlerini iple çekip Dallas dizisi ile gecesinde kesilen elektriğin ardından Gaz lambası ışığında çalıştığımız dersler ardından Evet ’Hayır Erkan Yolaç’ın yarışmasıyla yükselen kahkahaları vardı. Kışın pazar sabahları çıtır çıtır yanan soba sesine ve kokusuna uyanırdık.
Sobanın üzerinde usul usul kaynayan çayın tadını çıkarır, üşüyen ayaklarımızı ısıtırdık. Eskilerin güzel olması tabii ki mazide kalması ve bir daha o anıların tekrar yaşanmayacak olmasıdır. Her şey eskiden mi güzeldi? Yoksa güzel olan her şey eskide mi kaldı?
Hangi zaman diliminde yaşarsak yaşayalım, eski zamanlar hep daha güzel gelir. Belki de bu geçmişe duyulan özlemin bir yansımadır ya da var olan zamandan bunalma halidir. Bazı şeyleri hatırlamak ve kıyaslamak adına; “Eskiden” ve “Şimdi” diye yorum yapmaya başlamışsak artık yaslanmışız demektir. Aslında geride bırakılanlar ya da bırakılmak zorunda kalınanlar özlenen; anılardır.
Yaş ilerledikçe eskiler değerleniyor. Evet, eskiden her şey çok daha güzeldi, çok daha saftı, çok daha masumdu, çok daha temizdi. Yaşımız çok olmasa da; nerede o eski günler demekten kendimizi alamıyoruz.
Şimdi ise suratı asık, mutsuz maskeler ardına gizlenmiş sahte yüzler, Ekonomik krizle boğuşan çaresizler. Borç batağına düşmüş Ahi’ler, Dolarla yatıp kalkan iş adamları bir ev sahibi olabilmek için 15 yıl borçlanan vatandaşlar, 65 yaşında mezarda emekliliği bekleyen asgari ücretle sürünen gariban işçiler var hayatımızda…
Saçma sapan Dizilere, evlilik programlarına, sanal aleme dalan gerçeklerden habersiz duygusuz bir nesil çıkıyor karşımıza… Komşuluk kültürünü öldüren Batılaşma özentisi ve aile de olması gereken saygıyı bitiren diziler idi belki de aramıza buz gibi giren soğukluklar…
Belki ’de suç bizlerde anne babalar o kadar çok dünya işlevine dalmışız ’ki hep daha fazlası olsun daha, iyisi olsun isteği nedeni ile ihmal ettik çocuklarımıza aşılamamız gereken insanlığı ve de birbirimizi çıkarsız sevmeyi... Ve tekrar AHH nerede o eski günler demekten kendimizi alamıyoruz… AHH NEREDE O ESKİ GÜNLER ....
NAİLE KAHRAMAN