ERDEMLİ
Giriş Tarihi : 26-11-2020 14:43   Güncelleme : 26-11-2020 14:43

DİZİ DİZİ HAYATLAR

Dizi dizi hayatlar geçip giderken gözlerimizin önünden, bir perde kapanmadan diğer perde açılıyor. Hep başka hayatları merak ediyoruz, başkalarının hayatlarını izliyoruz, başka sonları merak ediyoruz. Peki ya bizim hayatımız? Hiç kendi hayatımızı merak ediyor muyuz? Ne yaptığımızı, ne yaşayacağımızı, hayatımızın neresinde yaşadığımızı… Hayatımızın sonunu, ömrümüzün finalini hiç merak ettik mi?

DİZİ DİZİ HAYATLAR

Dizi dizi hayatlar geçip giderken gözlerimizin önünden,  bir perde kapanmadan diğer perde açılıyor. Hep başka hayatları merak ediyoruz, başkalarının hayatlarını izliyoruz, başka sonları merak ediyoruz. Peki ya bizim hayatımız? Hiç kendi hayatımızı merak ediyor muyuz? Ne yaptığımızı, ne yaşayacağımızı, hayatımızın neresinde yaşadığımızı…  Hayatımızın sonunu, ömrümüzün finalini hiç merak ettik mi?

Onlarca TV kanalında onlarca dizi yayınlanıyor ve hepsinin ana teması konusu ve sonları birbirleri ile neredeyse aynı tıpkı birbirlerinin kopyaları gibiler. Yasak aşk, ihanet, cinayet, vurdu kırdı, aldattı, terk etti, kaptı kaçtı... Peki kimler izliyor bu dizileri dersiniz. Çiftçiler, işçiler, esnaflar, memurlar, tezgahtarlar, hamallar.. Bu dizilerde sosyal hayatın yükünü sırtlayan esnafın, elleri nasırlı çiftçinin, işini özveriyle yapmaya çalışan memurun, hayatın yükünü çeken hamalın, ekmeğinin peşinde olan tezgahtarın hayatından kesitler var mı? Hangi sorunları yaşıyorlar. Gündelik hayatlarında hangi zorluklarla başa çıkıyorlar ve dertleri sıkıntıları nelerdir konu ediliyor mu? Gün içerisinde hangi güzellikleri yaşıyorlar? Birlikte hayatı nasıl inşa ediyorlar,  zor anlarında birbirlerinin yardımına nasıl da  koşuyorlar, alın terini  altın rengine nasıl dönüştürüyorlar bunlar yer alıyor mu dizilerde. Bizimle ilgilenmeyen dizileri izlemek için, bizi ilgilendirecek başka ne gibi bir sebep olabilir ki?

Onları izleyerek kıymettar vakitlerimizi kıymetsiz bir hale getiriyoruz. Her şeyde olduğu gibi zaman kullanımda da büyük israf yapıyoruz. Çok sevdiğim bir söz vardır "Zaman israfı saman israfından kötüdür" diye. Sadece zamanımızı değil duygularımızı ve enerjimizi boşa harcarken beden ve zihin sağlığımızı da bozuyoruz. Bu yazıyı kaleme aldığım 21 Kasım itibariyle ülkemizdeki önde gelen TV kanalların da bir haftada yayınlanan toplam dizi sayısı 36 adetti. Bir dizinin reklam ve bölüm tekrarlarıyla birlikte ortalama süresinin iki buçuk, üç saat olduğunu varsayarsak haftalık en az 90 saatlik dizi yayınlanıyor. Oysa 90 saatte neler yapılmaz ki..

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2015 yılında yayınladığı Zaman Kullanım Araştırması’na göre Türkiye, günde 330 dk günlük televizyon izleme süresiyle dünya rekorunu elinde tutuyor. Bu oran Avrupa’da ortalama 180 dk , Japonya’da 150 dk  ve Çin’de 180  dk. Buna karşılık günlük kitap okuma oranımızı ise sadece 6 dakika ( burada okuyanlardan okumayanlara dakika pay etmişler). Tabi bu araştırmanın 2015 yılında yapıldığını göz önünde bulundurursak TV izleme oranın şimdi daha da yüksek olması kaçınılmaz.

Elbette bir televizyon gerçeği var kabul ediyoruz ve izleyeceğiz de ama kendimizi teslim etmeyeceğiz asla. Onların bize dayattıkları bizi etki altına almak yönlendirmek, kontrol altında tutmak için yapmış olduğu film ve programları izlemeyeceğiz. Kültür -sanat - inanç - bilim- emek konularının işlendiği bizim hayatımız yakından ilgilendiren ve  bizim ihtiyaç duyduğumuz bize değer katacak içerikler ürettiklerinde izleyeceğiz.

Hayat gerçekleri filminizin güzel olması ve Ömür finalin izin mutlu sonla bitmesi dileğiyle Esen kalın.

 

Her türlü görüş ve önerilerinizi sahaf1sahaf@gmail.com adresinden bizlere iletebilirsiniz.

Süleyman TaşSüleyman Taş