Merhbaba sevgili okurlar, bu haftaki yazımda günümüzde bir hayli sık rastlanılan, mirasbırakanın (muris) mirasçılarından yada bazı mirasçılarından, mirasa konu malı, hiç bir gerekçe yokkan bağış yada satış suretiyle elden çıkarması ile mirasçılarının haklarının zedelemesi konusundan bahsedeceğiz.
Kural olarak, bir kişi öldüğünde onun mirası, kanunda sayılan yasal mirasçıları arasında, yine kanunen belirlenmiş oranda paylaştırılmaktadır. Fakat, uygulamada sıkça rastlandığı üzere, kişi ölmeden önce malvarlığını mirasçılardan birine satmış gibi göstermek suretiyle, diğer mirasçıları bu haktan mahrum bırakmayı amaçlamaktadır. Bu durum hukuk terminolojisinde muris muvazaası olarak tanımlanmaktadır.
Muris muvazaası veya halk arasındaki adıyla Mirastan Mal Kaçırma; Muris’in (miras bırakan kişinin), mirasçılarını miras haklarından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstererek mirasçılarından mal kaçırması eylemidir. Muris, vefatından önce taşınmazlarını seçtiği bir mirasçısına veya mirasçı olmayan üçüncü bir kişiye devretmekte, diğer mirasçılarını miras paylarından mahrum bırakmaktadır. Nitekim taşınmazların satışında ya bedel ödenmemekte (murisin aslında bağışlama olan arzusu tapu dairesinde satış olarak gösterilmekte) ya da tapu dairesi ile gerçekte ödenen bedel arasında fark olmaktadır. Muris muvazaası sonucunda dava açmakta hukuki yararı bulunan ve mirasçı sıfatına sahip olan kişiler (yasal mirasçılar veya atanmış mirasçılar) tapu iptali ve tescili davası açabilirler. Mirasçıların tamamı veya bir kaçı bu davayı açabilmektedir. Tüm mirasçıların davayı açması şart değildir. Muris muvazaası nedeniyle açılacak tapu iptali ve tescili davalarının davalı tarafı, dava konusu taşınmazın tapuda maliki gözüken kişi veya kişileridir.
Mirastan mal kaçırma davası, muvazaanın aşağıdaki dört unsurunun olup olmadığını araştırır:
*Görünüşteki işlem (sözleşme),
*Muvazaa anlaşması,
*Üçüncü kişileri (mirasçıları) aldatma amacı,
*Gizli sözleşme.
GÖRÜNÜŞTEKİ İŞLEM
Görünüşteki işlem uygulamada satış, bağışlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak karşımıza çıkar. Bu işlemler miras bırakanın mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla aslında gerçek iradelerine uygun olmayan, hüküm ve sonuç doğurmayacak şekilde yapılan işlemlerdir. Örneğin, mirastan mal kaçırmak için herhangi bir kimseye tapuda bir evini bağışlamış gibi devreden miras bırakanın amacı, saklı pay sahiplerinin ileride dava açmalarını engellemektir.
MUVAZAA ANLAŞMASI
Muvazaa anlaşması, görünüşteki sözleşmenin sadece mirasçıları aldatmak için yapılması hususunda miras bırakan ile üçüncü kişinin anlaşmasıdır. Taraflar, mirastan mal kaçırma amacıyla yapılan görünüşteki işlemin kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayacağı hususunda anlaşırlar. Bu anlaşma sözlü olabileceği gibi yazılı da olabilir.
MİRASÇILARI ALDATMA AMACI
Muris muvazaasının diğer bir unsuru da yapılan işlemin, yani tarafların görünüşte meydana getirdikleri satış vb. sözleşmelerin mirasçıları aldatma amacıyla yapılmasıdır. Tarafların (miras bırakan ve üçüncü kişi) mirasçıları aldatma amacı yoksa, yapılan işlemle ilgili mirastan mal kaçırma davası açılamaz.
GİZLİ SÖZLEŞME
Miras bırakanın gerçek iradesini yansıtan ve görünüşteki işlemin ardına gizlenen sözleşmedir. Örneğin, mirasbırakan malını bağışlamak istemekte fakat mirasçıları aldatmak amacı ile bunu satış sözleşmesinin ardına gizlemektedir. Gizli sözleşme (bağışlama) aslında tarafların gerçek iradesine uygun olduğundan kural olarak geçerlidir. Burada gizli sözleşmenin şekil şartına bağlı olup olmadığı önem taşımaktadır. Gizli işlem tapusuz taşınmazlarda ve taşınır mallarda şekle bağlı değildir. Ancak tapulu taşınmazlarda resmi şekil şartına bağlı olduğundan ve ‘gizli sözleşmede’ bu şekle uyulmadığından geçersiz olmaktadır.
MİRASTAN MAL KAÇIRMA DAVASI ZAMANAŞIMI SÜRESİ
Muris muvazaası davası, miras bırakanın ölümünden sonra açılabilir. Dava, zamanaşımı veya herhangi bir hak düşürücü süreye tabi değildir.
MİRASTAN MAL KAÇIMA DAVASINI KİMLER AÇABİLİR
Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı ihlal edilen tüm mirasçılar, muris muvazaası hukuki sebebine dayanarak dava açabilirler.
MURİS MUVAZAASI NEDENİYLE AÇILACAK TAPU İPTALİ ve TESCİL DAVALARI
Tapu iptal ve tescil davaları, kanuna aykırı, usulsüz veya yolsuz düzenlendiği iddia edilen tapu kaydının hukuka uygun hale getirilmesi için açılan bir dava olarak karşımıza çıkmakta olup, muris muvazaası işbu yolsuz tescil hallerinden birini oluşturmaktadır. Miras bırakanın hileli işlemleri nedeniyle oluşan muvazaanın (danışıklılığın) ve bu kapsamda murisin yapmış olduğu işlemlerin hukuka aykırı ve yolsuz olduğu sabittir. Dolayısıyla, hak kaybının giderilmesi açısından, bu tür işlemlerde tapu iptal ve tescil davasının açılması söz konusu olmaktadır.
Mirastan mal kaçırmaya dayalı açılan tapu iptali ve tescili davalarında, miras bırakanın gerçek iradesinin araştırılması yoluna gidilecektir. Murisin genel iradesinin araştırılması konusunda yargıtay tarafından birtakım ölçütler belirlenmiştir. Buna göre,
*Murisin ve miras bıraktığı kişinin mali durumu,
*Aile içi sosyal ve beşerî ilişkiler
*Yörenin gelenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı
*Miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı bir nedeninin bulunup bulunmadığı,
*Satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark
gibi konularda araştırma yoluna gidilerek her olaya göre ayrı ayrı değerlendirme yapılması ve miras bırakanın asıl iradesinin tespit edilmesi gerekmektedir. Nitekim, mahkemenin yapılan satış işleminin muvazaalı olduğu yönünde kanaat oluşturması halinde, tapuda yapılan temlik işleminin iptaline karar verilecek ve sanki o satış işlemi hiç olmamış gibi yasal mirasçılar, miras konusu taşınmazın tapu siciline malik sıfatı ile kayıt edileceklerdir.
Av. Hilmi Tıraş