Bugün 8 Mart 2020. Her gelen yılın, geçen yılları arattığı, toplumsal cinsiyet eşitliği sıralamasında birkaç sıra daha gerilediğimiz bir 8 Mart daha yaşıyoruz.
Bu gün, kadınların, eşitlik, bağımsızlık, özgürlük, siyasi ve ekonomik haksızlıkların giderilmesi, cinsel ayrımcılığın sona erdirilmesi, kadınlara uygulanan her türlü şiddetin önlenmesi, saygın yaşam ve insan onuruna yaraşır çalışma koşullarının sağlanması yolunda verdikleri mücadelenin simgesidir.
Kadınlarımız en temel hak olan yaşam hakkı istiyor, kadınlarımız eşitlik istiyor, kadınlarımız özgürlük istiyor, kadınlarımız hayata katılmak kendini geliştirmek istiyor, kadınlarımız üretme ve üretimin sonuçlarından hak ettiği payı almak istiyor.
Her vesile ile kadının asli görevinin çocuk doğurmak olduğunu, yerinin ise evi olduğunu ifade eden bir anlayış kadınların yaşadığı sorunlarda ciddi bir engeldir. AKP iktidarı ile birlikte 18 yıldır hiç dinmeyen ve her alanda giderek artan şiddet, eşitsizlik, işsizlik, çocuk gelinler ve kadın cinayetlerindeki artış çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Kimi yasa uygulayıcılar, kravatına, mahkeme salonunda ki saygılı duruşuna prim verdikleri bu sözde insanların şiddet iştahlarını kabartan uygulamalardan vazgeçmedikçe; toplumda daha derin ve kapanmaz yaralar oluşmaya devam edecek...
Bu nedenle kadınlar politik mücadele içinde yer almalı, hayatı kadınlardan yana dönüştürmek için, eşitliği, adaleti, özgürlüğü, barışı yeryüzüne hâkim kılmak için seslerini birleştirip çoğaltmalıdırlar.
Elde ettiği hakları sonuna kadar koruyup, geliştireceği inancıyla, tüm kadınların bu anlamlı gününü kutluyor, verdikleri emek mücadelesi ile bugünümüze ışık tutan kahraman kadın işçileri şükranla anıyor, kadınlarımızı kendi hak ve hakikatleri uğruna mücadeleye, erkek emekçileri de bu mücadeleyi desteklemeye çağırıyorum.
Daha iyi bir gelecek, daha aydınlık yarınlar, ancak kadınlarla mümkün olacaktır.
Unutulmamalıdır ki; kadın ‘haklarıyla' kadındır.