Merhbaba sevgili okurlar, bu haftaki yazımda, yanlış bilinen ve bu sebeplerle yanlış sorulan bir soru olan mirasçılıktan çıkarma (evlatlıktan red) durumları hakkında sizleri bilgilendireceğim.
Kimi zaman en yakınımızdaki insanların davranışları bizi üzmektedir. Çoğu zaman bu tür davranışlar anne, baba, eş veya çocuklar tarafından yapılmakta bunun kişi üzerinde mazur görülemeyecek derecede ağır sonuçları olabilmektedir. Bu sebeplerle genellikte filmlerde bu tür davranışlrın olması karşısında, evlatlıktan reddetmeye dair söylemleri çok fazla duymaktayız. Ancak evlatlıktan reddetmeye dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Çocuğunu evlatlıktan reddetmek isteyenler, buna hiç heveslenmesinler. Çünkü, Türk hukukunda “evlatlıktan red” diye bir düzenleme yok. Daha açık bir anlatımla bir anne ya da baba, çocuğunu evlatlıktan reddedemiyor. Çocuk anne veya babasını bıçaklasa veya silahla yaralasa dahi, anne baba, çocuğunu evlatlıktan reddedemiyor. Onun anne babası olmaya devam ediyor. Bu nedenle “Benim çocuğum şöyle bir yanlış yaparsa, onu evlatlıktan reddederim” sözünün, hukukta değeri yok. Evlatlıktan reddetmeye karşılık gelen ya da yakın diyebileceğimiz durum Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen mirasçılıktan çıkarma (ıskat) işlemidir. Kanunda belirtilen şartların bulunması halinde mirasçılıktan çıkarma işlemi yapılması halinde yasal hakkı olan miras payını alamayacaktır.
Mirasçılıktan çıkarma hakkı ile kanun koyucu, miras bırakana, yapacağı ölüme bağlı tasarrufla, saklı pay sahibi mirasçısının mirasından pay almasını engelleyebilme imkânı vermiş olmaktadır. Bu düzenleme kanunda sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde mümkün olabilmekte buna istinaden sınırlı olarak bu kuruma başvurulabilmektedir.
Mirasçılıktan Çıkarma Sebepleri Nelerdir?
Kanun koyucu mirasçılıktan çıkarma sebeplerini Türk Medeni Kanunu’nun 510. Maddesinde sınırlı olarak belirtmiştir. Bu sebepler;
1-)Mirasçının, “miras bırakana” veya “miras bırakanın” yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesidir. Şunu belirtmek gerekir ki, ağır suç kelimesi ceza hukuku anlamında kullanılmış değildir. Bu hususta bir ceza davasının varlığı veya mahkumiyet hükmü yani kişinin ceza alması aranmamaktadır. Ağır suç kelimesinden, söz konusu hukuka aykırı fiilin aile hukukundan doğan ilişkileri zedelemesi, aile bağlarını koparacak nitelikte olması ve buna istinaden de somut olayda aile bağlarını koparmış olmalıdır. Miras bırakan sosyal ve ailevi olarak değerlendirdiğinde aile bağlarının koptuğu inancını taşımalı ki kişiyi mirasçılıktan çıkarabilsin. Yargıtay kararlarında, “miras bırakanın” dövülüp hakarete uğraması, eşi tarafından aldatılması, iftiraya uğraması mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebepleri olarak görülmüştür. Söz konusu maddeye göre, aile bağlarını koparacak bu fiil, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine yönelmelidir. “Miras bırakanın yakını” ifadesinden miras bırakanla arasında sıkı bağ ilişkisi dolayısıyla onlara karşı işlenmiş fiilden miras bırakanın sanki kendisine karşı işlenmiş gibi etkilendiği kişiler anlaşılmaktadır. Bunun kapsamına hiç kuşkusuz miras bırakanın eşi, çocuğu, kan ve sıhri hısımları girmektedir. Lakin miras bırakanla hısımlık bağı olmaya kişiler de onun yakını sayılabilirler. Miras bırakanın gece gündüz birlikte olduğu arkadaşı, çocuğu gibi sevdiği kişiler onun yakını sayılırlar. Burada önemli olan miras bırakanın bunlara karşı işlenen suçtan etkilenmesidir
2-)Mirasçının, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesidir. Aile hukukundan doğan yükümlülükler Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerince düzenlenmiştir. Bunlardan biri 364. Maddede düzenlenen nafaka yükümlülüğüdür. Kanun koyucu burada herkesin, yardım etmemesi durumunda yoksulluğa düşecek olan üstsoy ve altsoy ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlü olduğunu ifade etmiştir. Bir diğer yükümlülük 322. Maddesinde yer alan karşılıklı dayanışma yükümlülüğüdür. Bu maddede kanun koyucu, ailedeki ana, baba ve çocukların ailenin huzur ve bütünlüğünün sağlanması için birbirlerine karşı yardım etme, saygı ve anlayış gösterme yükümlülüklerinin olduğunu ifade etmiştir.
Mirasçılıktan Çıkarma Nasıl Yapılmalıdır?
Mirastan çıkarma(ıskat), ölüme bağlı bir tasarruftur. Bu sebeple mirastan çıkarma ölüme bağlı bir tasarrufla gerçekleştirilebilir. Ölüme bağlı tasarruf, vasiyetname olabileceği gibi miras sözleşmesi de olabilir. Günlük hayatta daha çok karşımıza vasiyetname çıkmaktadır. Miras bırakan tercih ettiği ölüme bağlı tasarrufu yaparken, saklı pay mirasçısını hangi sebeple mirasçılıktan çıkardığını açıkça belirtmelidir. Bu sebep açık olmalı, somut olaylara ve delillere dayanmalıdır.
Mirasçılıktan Çıkarmanın Sonuçları Nelerdir?
Mirasçılıktan çıkarılan kimse mirasa ilişkin haklarını kaybetmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 511. Maddesi bunu, mirastan çıkarılan kimse mirastan pay alamadığı gibi tenkis davası da açamayacağı şeklinde ifade etmiştir. Miras bırakan saklı pay mirasçısını payının tamamı için ıskat edebileceği gibi mirasın bir kısmı üzerinde de yapabilmektedir. Mirasçılıktan çıkarılma sonucu miras hakkını kaybeden kimse “miras bırakandan” önce ölmüş gibi muamele görür. Bu şu açıdan önemlidir: Miras bırakan başka türlü tasarrufta bulunmadıkça, mirastan çıkarılan kimsenin yasal payı, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu (çocuğu) varsa o kimselere şayet yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalmaktadır. Örneğin, miras bırakan çocuklarından birini mirasçılıktan çıkarırsa, mirastan çıkarılan kimsenin çocuğu olması halinde bu kişiler babası ölmüş gibi mirastan pay alabilirler. Nitekim Yargıtay 14.Hukuk Dairesi, mirastan çıkarma (ıskat) sebeplerine ilişkin 2019/805 E., 2019/7396 K. Sayılı kararında; “Mirastan çıkarmada miras bırakan; mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir. Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamaz. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir” diyerek ıskat hallerini ifade etmiştir.
Av. HİLMİ TIRAŞ