Haydi, şimdi hep baraber derin bir nefes daha alıp hayattan, olabildiğince tutmaya çalışalım içimizde: 1... 2... 3... hadi blemediniz 4. dakikada bırakmak zorunda kalacaksınız mecbur. Aynen astım krizinde olduğu gibi: Aldığınız nefesi geri veremezseniz oksijensizlik neticesi (asfiksi) ölmeniz kaçınılmazdır. Hayatta kalabilseniz bile, bu halin sürekliliği beyin fonksiyonlarınızı, dolayısıylada tüm vücutsal işleyişinizi bozacak ve fevkalade kalitesiz bir yaşamınız olacaktır. Tabi buna da ne kadar yaşamak denebilirse. Doğru bir hayatın formülü alma verme dengesi üzerine tesis edilmişken ilahi matematiğin sahibince, akıntıya karşı kürek çekmekte ısrar edenlere ise Y Kemal BAYATLI merhum nede güzel söyleyerek vermiş mutluluğun formulünü: “İnsan oğlu bir gemi, Akıl yelkeni, Fikir dümeni, Kullan göreyim seni.” Aldığımızı sürekli biriktirere, Hak’kın emanetlerini gereken kullarına teslim etmeyip zimmetimize geçirmemiz halinde Bedir savaşı ile Hz. Peygamberimize kılıç çeken infak karşıtı müşriklerden bir farkımız kalmayacağı gibi; sürekli bir başka/sı/ larının / hayatını yaşayarakta, bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülüğü yapmış oluruz. Alma-verme dengesi... Şeriatte o senin bu benim, tarikatte hem senin hem benim, hakikatte ise ne senin ne benim. Hakikatin de bir adım ötesine geçebilirsek, ki bana göre Cin suresinin 8. Ayetinde ifade buyrulan sidre-i mümteha mevki olup, levh-i mahfuza açılan kapısından geçişine sadece kemale ermiş ins ve cinlere müsaade buyrulmuş merhaledir ki, işte onun ötesinde ne siz varsınız ne de ben. Herşey hologram bir gösteriye dönüşür. Değişim onun şanındandır ayeti kerimesinin içerisinde buluveririz kendimizi, sürekli dalgalanan bir molekül okyanusu misali. Hallacı Mansur’un enel Hak diyerek, Hak’tan başka kimsenin olmadığı, hiçlikte hepliğe mazhar olunan merhale. İlahi matematiğe karşı kürek çekmek yerine, bu sarmala kendine koyverenlerin liyakatlandığı merhale. İşte doğru nefes ve mutluluğun ardından ulaşılan sonsuz huzur vadisinde hep birlikte olabilmemiz dileklerimle. Esen kalın
